İş Kazası Kavramı
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’ nun 3. maddesine göre iş kazası; işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen bozan olaylardır. İş Hukuku anlamında ise, işçinin, işveren otoritesi altında bulunduğu sırada gördüğü iş dolayısıyla, dış sebeple ve aniden meydana gelen bir olay sonucunda uğradığı kazadır.
İş kazası, işçinin vücut bütünlüğüne dışarıdan gelen bir etkenin zarar vermesidir. Dışarıdan gelen bu olayın işçinin kendi kusuru ile veya isteği ile meydana gelmesi halinde, iş kazasından söz edilemez ve işçiye iş göremezlik geliri bağlanamaz. İşçinin daha önce var olan bir hastalığının normal çalışması sırasında nüks etmesi, iş kazası sayılmaz.
İş kazası sonucunda işçinin uğradığı zarardan işverenin sorumlu tutulabilmesi için, kazanın, işçinin, işverenin emir ve talimatı altında olduğu bir sırada meydana gelmiş olması gerekir. Üçüncü kişinin tam kusuru veya kastı, illiyet bağını keser.
Meslek Hastalığı Kavramı
6331 sayılı Yasanın 3. maddesine göre meslek hastalığı, mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalıktır. Bir hastalığın meslek hastalığı olarak kabul edilebilmesi için; işçinin yakalanmış olduğu bir hastalık olması, bu hastalığın tekrarlanan harici bir sebepten kaynaklanması, hastalığın Sosyal Güvenlik Kurumu yetkili sağlık kuruluşunun sağlık kurulu tarafından meslek hastalığı olduğu yönünde görüşünün bulunması, bu hastalığın sigortalının vücut bütünlüğünü ihlal etmesi, hastalık ile görülen iş arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir.
Hangi hastalığın meslek hastalığı olduğu ve işyeri şartlarından kaynaklandığı Sağlık İşlemleri Tüzüğü’ nde sayılmıştır.
İşçi, işverenin emir ve talimatı altında çalışıyor ve işyerinin durumu hastalık oluşturmaya uygun bulunuyor ise, uğranılan hastalık meslek hastalığı sayılır.
İş Kazası ve Meslek Hastalığından Doğan Maddi Tazminat Alacakları
İş kazası sonucunda vücut bütünlüğü ihlal edilen işçi veya desteğinden yoksun kalanlar, maddi tazminat olarak; hastane masrafları, çalışma gücünün kaybından doğan zararlar ile ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararları isteyebilirler. Sigortalı işçinin iş kazası sonucundan yapılan tedavi giderlerinden işveren değil, SGK sorumludur.
Tazminat davalarında mahkemece; işçinin vukuatlı aile nüfus kaydı, varsa müfettiş soruşturması evrakı, ceza soruşturma dosyası, varsa SGK tarafından açılmış rücuen tazminat davası dosyası ile işyeri personel dosyası getirtilir. Ekonomik durum araştırması yapılıp, gösterilen tanıklar dinlenir. Ücret miktarı konusunda ihtilaf varsa veya işverence bildirilen miktar dosya içeriğine uygun değilse, ücret araştırması yapılarak maddi tazminat hesabına esas ücret bulunur. Mahkemece gerekirse olay yerinde keşif yapılır. Kusur oranı uzman bilirkişi heyetine tespit ettirilir.
Mahkemenin yaptığı inceleme sonucunda, şayet işverenin hiçbir kusuru bulunmuyor ve kusurun tümü işçide ise, dava reddolunur. Olay üçüncü kişinin tam kusuru sonucu gerçekleşmiş ise, işveren yönünden, illiyet bağı yokluğu nedeniyle dava reddolunur.
Maddi tazminat alacağı, maluliyetin kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek 10 yıllık zamanaşımına tabidir.
İş Kazası ve Meslek Hastalığından Doğan Manevi Tazminat Alacakları
Manevi tazminat, öğreti ve yargı kararlarında, doğrudan doğruya mal varlığına etkisi olmayan, karşılığının para olmadığı ve ticari değeri bulunmayan bir olgu olan manevi zararı gidermek için getirilmiş, para veya paradan başka bir tutarla giderilen bir tazmin şekli olarak tanımlanmıştır.
İş kazası veya meslek hastalığına uğrayan işçi veya bundan zarar gören yakınları, kazaya neden olan işveren veya üçüncü kişilerden manevi tazminat isteyebilir. Manevi tazminat bölünemez ve bir defada istenebilir.
Mahkeme, manevi tazminatın miktarını, hak ve nesafet kuralları ile tarafların ekonomik durumlarını dikkate alarak ve bir tarafın zenginleşmesine neden olmayacak şekilde belirlemelidir. Sigortalının maluliyet oranı %0 bile olsa, işveren olayda kusurlu ise, mahkemece uygun bir miktarda manevi tazminata hükmedilmelidir.
Manevi tazminat alacağı, maluliyetin kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek 10 yıllık zamanaşımına tabidir.
Yargıtay 21. HD 2015/13151 E. 2016/6162 K. sayılı kararına göre ”İş kazası nedeniyle açılan tazminat davasının görülebilmesi için meydana gelen olayın Kurum tarafından iş kazası tahkikatının ve giderek zararlandırıcı olayın iş kazası olarak tespiti gerekmektedir. Zira açılan tazminat davalarına doğrudan etkisi bulunmaktadır. Şöyle ki İş kazasından kaynaklanan tazminat davaları nitelikçe Kurumca karşılanmayan zararların tahsiline ilişkin davalar olduğundan mükerrer tahsile neden olunmasının önüne geçebilmek için iş kazası sigorta kolundan Kurumun hak sahiplerine bağladığı gelirlerin tespiti ile bunun hesaplanan maddi tazminattan tenzili gerektiği gibi,tek başına manevi tazminat davası açılması durumunda dahi mahkemenin görevine ilişkin neticeleri bulunmasından dolayı (olay iş kazası değilse yargılama iş mahkemelerinde yapılamayacağından) Kurumun iş kazası tahkikatı ve giderek olayın iş kazası olarak tespit olunması önem arz etmektedir.
Somut olayda, iş kazası olduğu iddia olunan olayın iş kazası ihbarı olarak Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği, davacı tarafa iş kazası ihbarı yapmak üzere Kuruma başvurması için önel verilmediği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; davacıya iş kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açmaları için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre bir karar vermektedir.”